Bu sitedeki lavinya.net forum/panolar sayfası bölümü 22 yıl önce yani 2002 yılında kurulmuş, 11 yıl önce 2013 yılında ise aktif kullanımı durmuştur. Güncel/yeni paylaşım yoktur. Yalnızca arşiv/nostalji için yayına açıktır.

Can Yücel

Kültür-Sanat yazılar, makaleler, incelemeler, kültür sanat haberleri..
Cevapla
fatma66

Can Yücel

Mesaj gönderen fatma66 »

BULUŞMAK ÜZERE



Diyelim yağmura tutuldun bir gün

Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek

Öbür yanda güneş kendi keyfinde

Ne de olsa yaz yağmuru

Pırıl pırıl düşüyor damlalar

Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın

Dar attın kendini karşı evin sundurmasına

İşte o evin kapısında bulacaksın beni



Diyelim için çekti bir sabah vakti

Erkenceden denize gireyim dedin

Kulaç attıkça sen

Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan

Ege denizi bu efendi deniz

Seslenmiyor

Derken bi de dibe dalayım diyorsun

İçine doğdu belki de

İşte çil çil koşuşan balıklar

Lapinalar gümüşler var ya

Eylim eylim salınan yosunlar

Onların arasında bulacaksın beni



Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya

Çakmak çakmak gözleri

Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı

Herkes orda sen de ordasın

Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından

Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim

Özgürlüğe mutluluğa doğru

Her işin başında sevgi diyor

Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili

Bi de başını çeviriyorsun ki

Yanında ben varım :!:
fatma66

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen fatma66 »

En uzak mesafe
ne Afrika'dır,
ne Çin,
ne Hindistan,
ne seyyareler,
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.....

Can Yücel
fatma66

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen fatma66 »

DEMİN

Kasvet, elinde bir paslı makas,
İstanbul'un asma köprülerini kesti.
Sevdamızın ipinde cirit oynayan cambaz
Şimdi bir kör satırdır içimizde.
Ha düşer,
Ha düşer,
Ha düşer...
Başımızın üstünde demin gülüp duran gökyüzü
Yedekte bir salapurya şimdi

CAN YÜCEL
fatma66

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen fatma66 »

EĞER

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!

CAN YÜCEL
fatma66

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen fatma66 »

BIR CIN SIIRI
(7.yy)


Davaci zengin,davali yoksulsa
Zenginden yana isler yasa

Davaci yoksul,davali zenginse
Davalida kalir yine nizali arsa

Davaci da davali da zenginse davada
Özür diler cekilir aradan kadi

Davaci da davali da yoksulsa,bak,
Sade o zaman iste yerin bulur hak

CAN YUCEL
Kullanıcı avatarı
pyrazine
Takımdan
Takımdan
Mesajlar: 661
Kayıt: Salı, Şubat 14, 2006 16:17
İsim: Ahmet
Konum: İstanbul

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen pyrazine »

güzel bir şiir. paylaştıpın için teşekkürler.
berraknil
Üye
Üye
Mesajlar: 35
Kayıt: Pazartesi, Haziran 9, 2008 11:54
İsim: nil
Konum: Tekirdağ

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen berraknil »

HERŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

CAN YÜCEL
fatma66

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen fatma66 »

Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a,
Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Can Yücel
fatma66

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen fatma66 »

Go home hacı go home



Hişt hacı yaylan bakalım

Closed dedik be adam

Pazdos c'est fini

Başını bekley'cek değiliz a sabaha kadar

Uyan bre taş arabası

Gözünü seveyim çileden çıkarma beni

Go home hacı go home

Aman beyim alah razı olsun senden

Bişeyler söyle şu dürzüye

Kanımı kuruttu iki saattir

Ne

Asansöre mi binmiş dedin

Fırt inip fırt çıkıyormuş

Hay yedi kat yerin dibine geçsin

Yıl oldu bu masaya çörekleneli

Waiter aşağı waiter yukarı

Bir buçuk şise viski yuvarladı en azından

Külahıma anlatsın o bu palavraları

Yok efendim buralarda değilmiş kendisi

Memleketindeymiş

New York mu ne karın ağrısıysa

Yüz katlı bir binadaymış

Asansörcülük edermiş

Üstünde kırmızı yelek

Altında siyah pantol

On saattir nöbetteymiş de

Geberiyormuş uykusuzluktan

İne çıka zifire kararmış

Kara su inmiş ayaklarına

Yediği naneye bak

Beni de patron sanmış

Hiç güleceğim yoktu beyim

Sahi korkmuş mu herif

Ya kovarsa beni diyor ha

İş başında uyumasın itoğlu

Kovarım tabiy

Evde karısı varmış bekleyen

İki de oğlan çocuğu

Öyleyse aklın nerdeydi ulan

Edebinle çalışaydın

Siz söyleyin beyim öyle di'mi yani

Allah layığını versin beyim

Herif sahiden korkuyor benden



Hadi hacı yürü bakalım

Bırak bu patron polimlerini

Öyle ötlek ötlek bakma yüzüme

Ha şöyle dayan koluma doğrul

Ben de yorgunum a ziyani yok

Bir de taksi buluruz sana

Ha gayret aslanım ha gayret

Çoğu gitti ayı kaldı

Go home hacı go home..
Kullanıcı avatarı
SERAPben
Takımdan
Takımdan
Mesajlar: 1754
Kayıt: Salı, Şubat 12, 2008 17:06
İsim: SERAP
Konum: Trabzon

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen SERAPben »

DEĞİŞİK

Başka türlü bir şey benim istediğim,
Ne ağaca benzer, ne buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız
Rengi başka, tadı başka.

Can Yücel
Kullanıcı avatarı
EmelSevgi
Takımdan
Takımdan
Mesajlar: 485
Kayıt: Pazartesi, Mart 19, 2007 01:53
İsim: emel sevgi
Konum: Çanakkale

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen EmelSevgi »

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde
hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda
boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda
düşünmek birlikte ağlamak gülmek.
Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak.
Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana...
Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte.
Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek...
Aynı mekânlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya
anlatmak...
Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz
duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek.

Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.
Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde.
Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki.
Olsaydın avuçlarım terlemezdi...
Isırmazdım dilimin ucunu...
Özlemezdim seni yanımdayken...
Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten.
Islanmazdım yağmurlarda...
Yıldızlara aya dert yanmaz,
böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten
ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...
Ve her kulaçta
haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki...
Ya aklın başka yerlerdeydi ya yüreğin..


CAN YÜCEL
seyytan
Kıdemli üye
Kıdemli üye
Mesajlar: 1470
Kayıt: Çarşamba, Ekim 26, 2005 22:30
İsim: Metin Çetin
Konum: Aydın

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen seyytan »

Anayasası İnsanın

Kan yasası bu insanın:
Üzümden şarap yapacaksın
Çakmak taşından ateş
Ve öpücüklerden insan!

Can yasası bu insanın:
Savaşlara yoksulluklara
Ve binbir belaya karşın
İlle de yaşayacaksın!

Us yasası bu insanın:
Suyu şavka döndürüp
Düşü gerçeğe çevirip
Düşmanı dost kılacaksın!

Anayasası bu insanın
Emekleyen çocuktan
Uzayda koşana dek
Yürürlükte her zaman

Can Yücel

Şiir, Paul Eluard için yazılmıştır . Paul Eluard; Fransız bir şairdir. ( Ek bilgi olarak vereyim dedim)
ferIdunesraduzagac
Üye
Üye
Mesajlar: 33
Kayıt: Perşembe, Kasım 8, 2007 11:41
İsim: Esra
Konum: Bursa

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen ferIdunesraduzagac »

Dayak cennetten çıkmış mış
Öyleyse eğer önlem almak gerekir
Bir daha düşmemek için cennete
Burada yediğimiz dayak yeter

---
Kuzu gibi olun diyorlar
Büyüyüp ortaya çıkınca
Koyun gibi gütmek için sizi

---
Mal Varlığı

1- Avşa Adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2- Gökyüzünde bi bulut
3- Bitlis'te beş minare
4- Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5- Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri
yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6- Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7- Palandökende bir palan, iki döken
8- Kastamonu da üç kasto
9- Üç fay hattı
10- Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11- Dünyada mekan
12- Ahirette iman
13- Denizde kum
14- Uzayda yerçekimsizlik
15- Bi çuval gazoz kapağı
16- Bi kiprit kutusu sigara izmariti
17- On sekiz saç biti
18- Biri İngilizce 6 adet küfür
19- Yirmi tane boş naylon poşet
20- Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
21- Bi sürü saç sakal, kıl,tüy,yün
22- Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23- Bi ayakkabı çekeceği
24- İki büyük taş kütlesi
25- Bir adet ağaç gölgesi
26- Üç kuş kanadı sesi
27- Bi sürü kedi köpek
28- Bi Marmara Denizi
29- Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30- Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31- Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
32- Nakit 15 kuruş
33- Anne babadan kalma, yarısı yaşanmış bi ömür ( oda tamamlandı)

---

Bir hanıma Nazım Hikmet'e kartpostal şairi demişti.Telefonla bağlanan Can Yücel hiç selam bile vermeden şu cümleyi sarfetti...Hanım,kart sizsiniz,postal da size girsin...!

---
Dostlar ırmak Gibidir.

Dostlar ırmak gibidir.
Kiminin suyu az, kiminin çok
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya
İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi...
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı....
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz;
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz!
İnsanlar vardır; derin bir okyanus...
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi,
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.
İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu...
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler!
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz.
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.
İnsanlar vardır; sakin akan bir dere...
İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.
İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...
İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...

---
FARK ETMELİ İNSAN
Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen...
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli.
Henüz bebekken 'Dünya benim!' dercesine avuçlarının sımsıkı k apalı olduğunu,ölürken de aynı avuçların 'her şeyi bırakıp gidiyorum işte!' dercesine apaçık kaldığını fark etmeli.
Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.
Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
Azraillin her an sürpriz yapabileceğini,nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan
Hayvanl arın yolda , kaldırımda , çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli.
Yaratılmışların en güzeli oldu ğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı.
Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli.
Evinde kedi,köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli.
Eşine 'seni çok seviyorum!' demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli.
Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.
Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.
Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark
etmeli, fark etmeliyiz çok geç olmadan.....
Ömür dediğin üç gündür,dün geldi geçti yarın meçhuldür...
O halde ömür dediğin bir gündür,o da bugündür....

---
Yeni Türküyle birlikte katıldı Can Yücelin de belgeselinin gösterildiği konser de karısı anlatıyor:
"almanya ya konsere gitmiştik dönüşte bir aksaklık yüzünden diğer yolcularla birlikte saatlerce havaalanında beklemek zorunda kaldık. Can kriz geçiriyor tabi piknikte gibi millet yerlerde oturmuş uzanmış bekliyor polisler yemek dağıtmaya başladı. Can gitti tabağını,çanağını aldı yemek alacak biz şaşırdık normalde Can her yerde içer ama yemez polis Can'ın yemeğini doldurdu Can tabağı aldığı gibi polisin başından aşağı boşalttı herkes şokta,dediler yapma bu alman polisi hemen yurtdışı ederler seni Can sinirli bir şekilde ''iyi ya ben de zaten bunu istiyorum'' dedi"

---
DÜNYA HALİ


Çingene benleri, ne dersiniz, pembe olmalıydı
değil mi?
Ama dünyada her şey olması gerektiği gibi

olmuyor ki...

---
Hasan Ali Yücel

VERİMLİ İNSAN

Zararlı bir alışkanlık yazıp bozmak; bir satır bozuk oldu mu hemen o yaprağı yırtmak; birkaç yaprak yırtınca da o defteri kaldırıp almak...

Bu itiyat, çocukla beraber büyüyor. Defterde, kalemde çocuk kadar küçük olan "yeni baştan" usulü, yaş ilerledikçe hayatın her safhasına sirayet etmektedir.

Bir şeyi yok etmeden düzeltmeye alışmak da lazım. Başlanan bir şeye devam etmek ve onu bitirmek, insan iradesinin başarısıdır. Bunun zıddına biz, "maymun iştahlılık" deriz. Maymun iştahlı, mesela bir atkı örmeye başlar, bitirmeden başka bir işe geçer; bir kitabı okumaya koyulur, sekiz on sayfa bile okumadan onu atar, bir diğerinin yapraklarını karıştırmak ister.

Hayatın her safhasında muvaffak olmak için, insanlığın uzun tecrübeler sonunda elde ettiği düstur şudur: İyiye başlamak, iyi başlamak ve iyi bir yoldan devam edip onu bitirmek: Kıymeti ne olursa olsun, eser sahibi olabilmek için bundan başka çare yoktur. Başlarken her şey güçtür, ilk zamanda o güçlüğe katlanmalı. Devam edince aynı şey sıkıntı verir: bu sıkıntıyı sineye çekmeli. Fakat eser bittiği zaman duyulan zevk, bütün güçlükleri, bütün bu çekilmiş sıkıntıları karşılıyacaktır.

Bizzat hayat da bir eserdir. Ölüm gelip de insan, gözlerini doğrudan doğruya dünyaya kapıyacağı zaman: "Ben şu işi yaptım, şu kitapları yazdım, şu sözleri söyledim, şu insanları yetiştirdim, şu iyilikleri ettim, şu kalbleri kazandım" diyebiliyorsa, en büyük eseri olan hayatı gönül rahatlığıyla bitirmiş olur. Bütün ömrü yazboz tahtası olanların bu saadete ermelerine, verimli bir insan olmalarına imkan var mı?

Hasan Ali Yücel

(Ulus Gazetesi, 1938)
onurtastan
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 6
Kayıt: Cuma, Ocak 29, 2010 13:57
İsim: Onur
Konum: İstanbul

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen onurtastan »

çok çok büyük bir şair!!
Kullanıcı avatarı
CANER
Görevli
Görevli
Mesajlar: 807
Kayıt: Cumartesi, Ağustos 19, 2006 13:33
İsim: Caner
Konum: İstanbul

Re: Can Yücel

Mesaj gönderen CANER »

Sadece şairliğiyle değil yaşantısıyla da çok büyük bir insan.
Uçan kuşlarıma sahte dostlarıma serbest ama "annem" ne olur ağlamasın...
Cevapla