Bu sitedeki lavinya.net forum/panolar sayfası bölümü 22 yıl önce yani 2002 yılında kurulmuş, 11 yıl önce 2013 yılında ise aktif kullanımı durmuştur. Güncel/yeni paylaşım yoktur. Yalnızca arşiv/nostalji için yayına açıktır.

Haldenanlayana...

Derinden Panolarıdır. Lütfen Şiir Yazmayınız.
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

ben giderken sen kal orda ırmaklardan ayrılan sular dağlara yanaşır.

bu bi ayrım olmalı gökyüzüne karşı böyle düşünüyorum şu an belki edilen

kavgalardan sonra kan akmazdı. başka bi şey söylemeyeli çok zaman

oldu. İnsan ne düşündüğünü, durmadan bilemez. belki trenler bundan

çocukluğumuzda kaldı

insan en çok gecelere yaslanır. gizli okunan mektuplar gibi. birileri bilir

açık

gezen sokakları. gerisi geceye kalmış. yalanlar unutulur bu saatlerde çünkü

başka şeyler ilgilendirir insan bi kendiyle baş edemez boya kokan odalarda

daha düne kadar önemi olmayan ne varsa tek tek karanlıkta

bazen düne ne savunduğunu bilmez insan. ağaçlar da bilmez şu anda dışarda

karanlık, kalan herkes de. konuşurken de yürümüşüzdür. arayıp bulamadığımız

çocuklarımız olur. giyinmeyle geçer kızların parmak uçları tenimizden. öylesi

geceleri

çok yaşadım... yaşamak biraz da alışkanlık gibi. saksıdaki çiçeğe diyorum

fazla mı su

koydum ne bu gün;

fazla su içinde de ölürmüş çiçekler

sokak lambalarının aydınlattığı sokaklar
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Gecenin aslına büründüğü saatlerde yazıyorum
bir benlik ateşi var suyuna bulunan varlık aynalarında
Bense aynalarında yönümü katbettim...
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

yardan kestiler hezeni
bozuldu türlü düzeni
ben bir uslanmaz ozanım
onun için inilerim...
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Çocuğun biri, babasının tabutu önünde ağlamakta, başına vurmaktaydı. “ Baba, seni nereye götürüyorlar? Nihayet seni toprağın altına yatıracaklar. Öyle bir dar, öyle bir elemli eve götürüyorlar ki orada ne halı var, ne hasır. Ne geceleyin bir ışık var, ne gündüzün bir dilim ekmek. Ne yemek kokusu var, ne yiyecekten eser. Ne mamur bir kapı var, ne damın da bir yol, ne de sığınılacak bir komşu! Halkın öptüğü cismin o elemli yurda nasıl gidecek? Amansız bir ev, dar bir yer orada ne bet kalır ne beniz” demekte. Bu suretle o evin vasıflarını sayıp gözlerinden kanlı yaşlar saçmaktaydı. Cuha babasına dedi ki: “ Babacığım, vallahi bu adamı bizim eve götürüyorlar.” Babası , Cuha’ya “ Ahmak olma” dedi. Cuha, “ Baba, şu nişaneleri dinle. Birer ,birer saydığı bu nişanelerin hepsi, şeksiz şüphesiz bizim evin nişaneleri. Ne hasır var, ne ışık var, ne yemek. Ne kapısı mamur, ne içi, ne damı!” Halkta da bu suretle kendilerine ait yüzlerce alamet olduğu halde azgınlar, bu nişaneleri görmezler. Kibriya güneşinin şuanından mahrum ve ışıksız olan gönül evi, Yahudilerin canı gibi dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Tanrının zevkinden mahrumdur. Ne güneşin o gönüle ışığı parlar, ne o gönlün sahası genişler, ne kapısı açılır. Sana böyle bir gönülden mezar yeğdir. Gönül mezarından çık artık! Ey şuh ve neşeli can, dirisin, diri oğlusun. Bu dar gönül mezarında nefesin daralmıyor mu? Sen vaktin Yusuf’un, gökyüzünün güneşi. Bu çölden bu zindandan çık yüzünü göster! Yunus balığın karnında pişti. Yunus Peygamber, bu beladan ancak tespihle kurtuldu. Balık karnında tespih etmeseydi kıyamete kadar o hapiste, o zindan da kalırdı. Yunus balıktan Tanrıyı tespih ederek halas oldu. Tespih nedir? Elest gününün nişanesi. Eğer can tespihini unutursan şu balıkların tespihini dinle. Tanrıyı gören Tanrıya mensuptur, o denizi gören, o balıktır. Bu cihan denizdir, ten balık, ruh da sabah nurundan mahcup Yunus. Yunus Tanrıya tespih ettiği için balıktan kurtuldu, yoksa hazmolur, yok olup giderdi. Bu deniz can balıklarıyla dopdoludur. Sen görmüyorsun amam etrafında uçuşup duruyorlar. O balıklar, sana kendilerini çarpmaktalar. Gözünü aç da apaçık gör. Balıkları görmüyorsan bile bari kulağın, tespihlerini duysan. Sabretmek, canın tespihleridir. Sabret asıl doğru tespih odur. O derecede hiçbir tespih yoktur. Sabret, asıl doğru tespih odur. O derecede hiçbir tespih yoktur. Sabret, “ Sabır, sıkıntının, darlığın anahtarıdır.” Sabır sırat köprüsüne benzer, cennetse öbür tarafta, her güzelin bir çirkin lalası vardır. Kırılan sırça gönüllü, sen sabrın zevkini ne bilirsin? Hele o Çikil güzeline ulaşmak için çekilen sabrın lezzetini! Savaş zevki, kudret ve kuvvetli ere göredir, karı tabiatlı adamsa ancak zekerden zevk alır. Zekerden başka ne dini vardır. Ne zikri; o düşünce , o adamı ta aşağılık yere kadar çekip götürür. Gökyüzüne bile çıksa korkma ondan. Çünkü sesi yukarılardan gelse bile atını aşağıya doğru sürüp durur.! Yoksulların alemlerinden korkulur mu? O alemler lokma elde etmek için bir yoldur. Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı. Adam dedi ki “ güzelim, emin ol. Sen benim üstüme bineceksin. Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür” İnsanların suretleriyle manaları da böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melül Şeytan! Ey Ad gibi ip iri adam, sen rüzgarın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun. Tilki hava ile dolu tulum gibi bir davul yüzünden avını yele verdi. Davulda bir can olmadığını, içinin hava dolu olduğunu görünce dedi ki: “ Domuz bile şu bomboş tulumdan yeğ!” davul sesinden tilkiler korkar, fakat akıllı kişi onu öyle döver ki deme gitsin!
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Güzelliğin on par'etmez
Şu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa

Tâbirin sığmaz kaleme
Derdin dermândır yâreme
İsmin yayılmaz âleme
Âşıklarda meşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa

Güzel yüzün görülmezdi
Bu şak bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Âşık ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryâdı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana âşık olmasa
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Gönlüm düştü bir sevdaya gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divâne gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile dost sorarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile gel gör beni aşk neyledi

Benzim sarı gözlerim yaş bağrım pâre yüreğim baş
Hâlim bilen dertli kardaş gel gör beni aşk neyledi

Gurbet ilinde yürürüm dostu düşümde görürüm
Uyanıp Mecnûn olurum gel gör beni aşk neyledi

Gâh tozarım yerler gibi gâh eserim yeller gibi
Gâh çağlarım seller gibi gel gör beni aşk neyledi

Akar sulayın çağlarım dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni gel gör beni aşk neyledi

Ben Yûnus-ı bî-çâreyim başdan ayağa yareyim
Dost ilinde avareyim gel gör beni aşk neyledi
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Sokaktayim, kimsesiz bir sokak ortasinda
Yuruyorum, arkama bakmadan yuruyorum
Yolumun karanliga karisan noktasinda
Sanki beni bekleyen bir hayal goruyorum.

Kara gozler kul rengi bulutlarla kapanik;
Evlerin bacasini kolluyor yildirimlar.
Bu gece yarisinda iki kisi uyanik:
Biri benim, biri de uzayan kaldirimlar

Icimde damla damla bir korku birikiyor;
Saniyorum her sokak basini kesmis devler,
Simsiyah comlarini uzerime dikiyor
Gozleri cikarilmis bir ama gibi evler

Kaldırımlar, istirap cekenlerin annesi
Kaldırımlar, icimde yasamis bir insandir.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, icimde uzayan bir lisandir.

Bana dusmez can vermek yumusak bir kucakta,
Ben bu kaldirimlarin emzirdigi cocugum.
Aman sabah olmasin bu karanlik sokakta,
Bu karanlik sokakta bitmesin yolculugum

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin;
Iki yanimdan aksin bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi ac kopekler isitsin;
Yolumda bir tak olsun zulmetten tas kemerler.

Ne isikta gezeyim, ne goze goruneyim;
Gunduzler size kalsin, verin karanliklari.
Islak bir yorgan gibi iyice buruneyim,
Ortun, ustume ortun serin karanliklari.
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Ne hasta bekler sabahi,
Ne taze ölüyü mezar,

Ne de şeytan bir gunahi,
Seni bekledigim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yoklugunda buldum seni;

Birak vehmimde golgeni,
Gelme, artik neye yarar?
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Bilmem artık bilmek sadece zorlaştırıyor nefes almamı,bu kadar hüzünbaz gelmeseydi seni sevmek herhalde semaya atılan bir çığlık olurdum...
futursuzca ve bilinçsizce...
evrenin ortasında sen olsan ne olurdu?
bu kadarı fazla mı olurdu...
aşkın fazlası olur muydu yada muhabbetin...
bu iş için bir yerleri yaksalardı yada yıksalarda hani adına aşk dedikleri :eğer aşk yakmaksa kendinden başkasını...
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

aklımın odalarında kayboldum;
seri katiller dolanıyor hücrelerimde...
isyana kalkan yüregimi sana havale ediyorum.
bir lahza istanbul olsaydı yüregin
bir dünya devleti kurardım orada...
luzumu halinde aklımın odalarında...
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

Bir anlık kanıksamalar içinde
öldüğümü zannettim
ölüm bildiğim gibi hala cahiliyim
ızdırapları ilmik ilmik üstüne örüyorum
bir sanatçı edasıyla
kuılaklarım zor duyor bu sessizliği
inleyen, bir yanımı tutan
bu ölümsüz şarkı
huzurum üstüne söylenen
sabahlara kadar süren
bir kavganın ezanla bitmesi
ölüm sarhoşlugunda
merhamete uzanan lütüfkar bir tebessüm
o sensin
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

ölümü hep merak etmişimdir...
bir inancın gölgesinde;serinlik vaktinde ateşten kaçarken
yine bir başka ateşe doğru...
Sellerinde yokluğun savurduğu kuraklıklar
bir ele tutunmak için
ağlayan yetim bir gözde yaş olma çabası
aşıkların ateşine ...
bilmem aslında bu kelimeyi...
her daim acıtır bir taraflarımı
haykırırken kendime kendimi...
yetinmiyorum gözyaşlarıyla aşıkların...
intikam sarmış etrafımı,bende onu
sarmalamış ruhumu derinlerime doğru
bir hayal vakti durdugumda?
diniyor ateşim ellerinde...
hiç öpmediğim yada öpemediğim..
bileydim layık olmadığımı ,yürümüydüm yolarında
ayyüzlüm...
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

bir elinde, nerden geldiği belli olmayan bir mermi parçası
mermide sevdiklerinin resmi...
annesinin neden ayaklarının dibinde ufka baktıgını bilmeden ...
Çığırtkanlık arefesinde bir bilimsel ütopya...
bombaların gölgesinde,ve elinde mermisiyle
varlığa muhabbet gazeli okuyan binlerce ıraklı çocuklardan birinin portresi...
metalipsis

Mesaj gönderen metalipsis »

sevmeden ölmesini bilenlere değil lafımız
sevmek gözlerinde masum bir şefkat katresiyle
ellerinde acıya dercedelmiş,bir sessizlik senfonisi
alem duymasada sizleri dinleyen alemedir lafımız...
FederaL

Mesaj gönderen FederaL »

Gölgesine bile âşığım yârin...
En çirkin kahkahası
çekmiyor dikkatimi...
Güzellikler düşlüyorum hep onun için,
hep onun için,
kendimi onun zamanıyla geçirmekteyim...

Yıllara düşen not belki de bu aşk...

Gelse,
alay etse benimle,
muhatap oldu diye havalara uçarım...

Siz söyleyin?..
Kilitli