Bu sitedeki lavinya.net forum/panolar sayfası bölümü 22 yıl önce yani 2002 yılında kurulmuş, 11 yıl önce 2013 yılında ise aktif kullanımı durmuştur. Güncel/yeni paylaşım yoktur. Yalnızca arşiv/nostalji için yayına açıktır.

Çapak Çapak Çapmayak

Makaleler, Yazılar, Şiirler ve sizin şiirleriniz.
Ayrıca bu panomuzu blog web günlüğü gibi kullanacağız. Lütfen yalnızca kendi yazı, şiir vb yazıları paylaşın.! Başkalarına ait eser ise; lütfen not düşün.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
kaaniscen
Takımdan
Takımdan
Mesajlar: 988
Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
İsim: kağan
Konum: Adana

Çapak Çapak Çapmayak

Mesaj gönderen kaaniscen »

penceremizde yoksul güvercinler
benzersiz öpüşürlerdi
zeytinimiz küflüydü
tarhanaya son kez daldırırken
paslanmış kaşığı sapına kadar
uykularımda öylesine zor uyanıyorum
o kadar...


soğuk ayaklarımızda damar damar
sümük burnumuzda küme küme
herkesin davası en çok gölgelerle sırdaş
erikler yağmurlarda onurlu
dallarının arasında üşümek ne mümkün
kahverengi pantulumun kıç yerinde yeşil iplikli dikiş izleri
çoraplar farklı farklı
tarzan başlamadan cepler erikle dolu...
ve mahallenin vardiya yorgunu delikanlı ablaları
fabrika çıkışı vurulmadan
yeniden uyandırın beni...
ben ölünce bile grev derim
yaşarken ölümden devrimci...

kulaksız alamancıdan kiraladığımız
helası balkonda evimizin
yamuk tahta kapısı gıcırdamaya görsün
bütün dünya açık çay içer gibi yüzümde buğulu
çapaklarıma kapı önünden alınmış bardağı tutuyorum
rafadan yumurta günümde olsam daha neşeli olurdum
olsun...
bıyıkları kendinden büyük işçinin kızını
gottik bakkalın oğluyla görmüşler
külahta zeytinle yarım ekmek almaya gittiğimde duydum...
bir de faşistler kahrolsunmuş
olsun...
bunu da en çok babam sürgüne gitmeden
rakı kokulu arkadaşlarından duydum...
olsun...
ben yoksun sokaklarımda gözlerim çapaklı
sizlere günaydınlar olsun...


şimdilerdeki beyaz dolmuşlar
götü göbeği geniş arabayken
içine gıllik tabureler konulurdu ya hani
ağbiler ablalara mahçup mağrur
o tabureleri verirlerdi
öyle zamanlardı işte...
işte o dolmuşlara binemediğimde
kahvehanelerde kenan evren resimleri olurdu
önlüğümün kolası persimiş yakasında
ekmeğimden bulaşık salça izleri
koş koş okul
koş koş ev
koş koş ekmek
koş koş süt
koş koş ay ışığı derdi
büyüklerimiz...
ve trt'de
küçüklere var yemez
büyüklere dallas
dost ve kardeş amerikamız
uykuya esir ederdi düşlerimizi...
koltukaltına sıkıştırdığı gazeteyi bırakmadan
gözlüğünün camlarında kendi ölüsünü izlerken
koyu düşünceli bir kana bulanmış saçlarında
günü birlik odaların kederli şefkati
ilk ve son titreyişinde söylemişti bunu...
"uyandım...
uyumayacağım..."...



kağan işçen...
Cevapla